Bu uygulama iPhone 5S kullanıcıları için nimet diyebilirim gerçekten. Hatta sadece iPhone 5S’lerde bulunan TouchID parmak izi sensörü üzerine yazılmış ilk tweak bile olabilir(en azından ben başka görmedim).
Bu tweak sayesinde HOME butonu artık dokunmartik işlevi görüyor. Yani fiziki olarak home butonuna tam basmanıza gerek yok. Bunun yanında parmak izi okuma özelliğini kaybetmiyor. Yani tuş kilidinden çıkmak için parola belirlenmiş olsa bile ekran tamamen kapalıyken parmağınız ile home butonuna dokunmanız yeterli. Şimdi bu işlevi cihazımıza kazandırmanın ne anlamı var derseniz tabiki her iPhone’da kullanım sıklığına bağlı olarak home butonunun eski hassasiyetini yitirmesi. Tabi bu tweak’i yapan arkadaşlar öyle bir işlev daha koymuşlarki home butonunun ömrüne ömür katıyor. Yani özetleyecek olursak;
– Home butonuna birkere dokunup çekerseniz tek tıklama görevi görüyor. Mesela bir uygulamada iken parmağınızı butonun üzerine koyup çektiğiniz anda ana ekran dönüyor.
– Eğer parmağınızı çekmez biraz daha uzun tutarsanız multitasking paneli açılıyor. Bunun için normalde home butonuna çift tıklamak gerekiyordu ve home butonunun zamana bağlı olarak bozulmasının en büyük sebeplerinden biri sayılabilirdi. Aşağıda ayrıntılı inceleme videosuna ulaşabilirsiniz.
Bakalım TouchID üzerinden bu Cydia camiası başka ne numaralar çevirecek.
Malum jailbreak çıktığından bu yana Cydia daha yeni 64 Bit A7 işlemci desteğine kavuştu. Şimdiye kadar benim için bir ikondan öte olmayan cydia şükür artık bir anlam kazandı.
Şimdi gelelim Cydia’nın tweaklerinden bahsetmeye. Vakit buldukça vede kendimin kullandığı tweak’leri yani yamalar tanıtacağım. İlki olan bir online video indirme aracından bahsedeceğim.
Önceleri Cydia’da Yourtube yamasını kullanıyordum ancak bu sadece Youtube uygulaması için olup uygulamada normalde mevcut olmayan download düğmesi beliriyor tıklayınca istediğiniz çözünürlükte videoyu cihazınıza indiriyordunuz.
Bu uygulama sadece Youtube değil tüm uygulamalarda yer alan videoları indirebiliyor. Youtube, İzlesene, Ensonhaber gibi tüm uygulamalarda video tıkladığınızda ekrana aşağıdaki gibi bir bildirim penceresi geliyor ve size videoyu indirmek isteyip istemediğinizi soruyor.
Videoyu sadece izlemek istiyorsanız Dismiss demeniz yeterli. Download derseniz eğer size videoya ne ad vereceğinizi soruyor. Bu isimi kendinizin vermesi biraz tartışılsada bence iyi olmuş. Böylece ileriye dönük karışıklığın önüne bir nebze geçmiş olursunuz.
İlk tanıtım hayrlı olsun 🙂 tanıtacağım bir sonraki tweak Cydia’da belkide tek iPhone 5S’e özel bir tweak olacak 😉
GÜNCELLEME:
@samonite: Geçen gün tanıttığım UVD tweak’i müzik akışı uygulamalarındaki(ttnet müzik vs.) mp3’leri de algılayıp indiriyor. http://t.co/MYSXjiIJhj
Apple iPhone 5S’i tanıtımından sonra parmak izi okuyucusu olup TouchID adını verdiği yeni donanım korkusu yanında birde dikkatleri çeken çift işlemciye sahip olmasıydı. Telefon Pazarı’nda bir ilk olan 64 Bit’lik A7 işlemcinin yanında birde M7 adını verdikleri bir işlemci daha yer alıyordu. Peki bu işlemci ne işe yarıyordu. Bu işlemciyi Apple lansmanında hareket işlemcisi olarak lanse etti. Ama bu kadar basit bir tanım gerçekten ayıp olur.
Bu işlemci ivme ölçer, jiroskop vede pusulanın kontrolünü kendi sağlıyor. Bu sayede A7’nin yükünü ciddi boyutta azaltarak hem hızı arttırma hemde pil tasarrufu sağlama konusunda bir artı sağlıyor. Peki bu görevleri A7 işlemcinin üzerinden almak gerekli miydi? Eminim Apple’ın amacı bu değildi ve bunu da harita tabanlı hizmetlerini arttırıp geliştireceğini söyleyerek ispatladı. Zaten Embark gibi yerel taşımacılık uygulamaları üzerinde uzmanlaşmış bir firmayı satın alarak bu konuda ciddiyetini göstermişti. Embark her nekadar android için de uygulama geliştiriyor olsa da Apple satın aldıktan sonra bu uygulamalar Google Play’den kaldırıldı.
M7 işlemci sayesinde artık iPhone hangi anda arabaya binerek hareket ettiğinizi algılayacak. Arabaya binip hareket ettiğinizde M7 işlemci bunu algılayarak wifi açık olmasına rağmen çevredeki ağları aramayı durduracak ve bu şekilde pil tasarrufu sağlayacak. Özellikle navigasyon için büyük anlamı olan bu işlemci sayesinde araçtan indiğiniz anda yol bulma yönergesi yürüyüş moduna geçerek ve size sokak sokak yönünüzü gösterecek. Otomobilinizi nereye park ettiğinizi de tespit ederek sizi aracınıza yönlendirebikecek.
Yazılım olarak düşündüğüm de bu M7 işlemciyi çok önemli görevler bekliyor. Apple normalde Google Maps’den sonra fiyasko olarak nitelendirilen kendi haritası biraz hevesimizi kırsa da bu M7 işlemci ile bu konuda ne kadar ciddi ve kararlı olduklarını ispatladı. Şehir içi ulaşım konusunda gerçekten önemli gelişmeler bizi bekliyor ama inşallah iOS 8’e kadar bekletmezler.
iOS 7 Beta 3 sürümünden beri kullanıyorum ancak telefonun kendi kendine kapanıp açılması gibi ağır bir sistem hatası ile karşılaşmadım. Ne olduysa iOS 7 halk sürümü yayınlandıktan sonra oldu. Birçok kişi telefonun reset attığını, batarya tüketiminin aşırı derecede arttığını, cihazın hiç olmayacak anlarda hızının ağırlaştığı vede takılmalar olduğunu dile getirmeye başladı.
Apple’ın iPhone 5S ve 5C’yi tanıtması ile hayatımıza “Touch ID” adında yeni bir teknoloji girdi” diyerek başlamam mı gerek bilmiyorum. Çünkü nedense Apple bunu yeni nesil “amiral gemisine” koyması ile birlikte teknoloji camiası buna çok yeni bir teknoloji imajı verdi ve her yeni teknoloji korkutur psikolojisi ile devam etti.
Halbuki bu teknoloji senelerdir vardı. Belkide 6-7 sene önce parmak izi okuyucusu olan laptop, ceptelefonları vardı.
Apple her nekadar parmak izi verilerini kendi veritabanında saklamayacağını sadece cep telefonunda kalacağını belirtese de bu konularda bazı skandallar yaşamadık değil hani. Tabi bu konuda en son korkulacak firmanın Apple olması taraftarıyım. Sadece halkın değil bir çok rakip dünya devi olan firmalarında gözü önünde. Resmen birbirlerinin açığını kolluyorlar ve buldukları an zaten manşetten haberi giriyorlar.
Kısacası parmak izimizi kullanan zamanında birçok makine, bilgisayar, telefon ve kasalar vardı zaten. Tabi şirketlere parmak izi sistemi kuran güvenlik firmalarını saymıyorum. Bu firmalardan bu bilgileri almak için de öyle hacker felan da olmak gerekmiyor emin olun.
Bu konuda tartışılacak fazla birşey görmüyorum çünkü güvenen parmak izini verir güvenmeyen ise vermez veya 5S tercih etmez.
Bir ayrı tartışma; Parmak izinizi kendiniz manuel tanıtmazsanız dahi Apple otomatik olarak siz her home tuşuna bastığınızda verileri çekebilir mi peki? Bu kulağa hiç zor gelmiyor. Öncelikle önlenmesi gerçekten mümkün mü emin olmayarak bunun içinde bir sticker konsepti olduğunu belirtmek isterim. Home tuşunun üzerine yapıştırdığınız sticker sayesinde parmak izinizin sensörce algılanması önleniyor. Ancak bu aparat aşağıda gördüğünüz gibi Apple vari bir görselden öte değil maalesef. Ben ayrıca parmak izi bırakmayan ekran koruyucuları merak ediyorum. Algılamayı önlüyor mu hiç deneyip paylaşan var mı?
Peki bunlara gerek var mı? Eğer bir alanda yada kurumda üst düzey ve kilit bir adam olduğunuzu, olacağınızı düşünüyorsanız bundan uzak durun. Bunu bırakın Facebook ve diğer ağlardanda uzak durun. Şirketiniz parmak izi sistemi kuracağız deyip herkes mecbur verecek derse hemen istifayı verin.
Ama bu önlemler tabi saman altından akan sular için. Bir gün olurda Apple veri tabanı hack’lenirse ve kötü kişilerin eline geçerse işte o zaman sıkıntı çıkabilir. İşte ozaman tombalanın size vurabilme ihtimali için korkabilirsiniz. Teknolojinin ilerlemesi vede hayatımıza adapte olması ile beraber siber tehlikeler de etrafımızı sardı. Bu durum tamamen kişisel kararlarımız ile alakalı.
Ayrıca geçenlerde Touch ID hack’lendi haberlerini görmüşsünüzdür. Aslında yazılımsal bir hack söz konusu bile değil. Adamlar tanımlanan parmak izini, 2400 dpi gibi aşırı yüksek çözünürlükte bastıktan sonra bunu sensöre gösterme yolu ile kilidi açtıklarını açıkladı. Yani bu durumda, bu kişinin kullandığı parmağın hangisi olduğunu bilmeniz vede bu parmağı kaliteli bir fotoğraf makinesi ile fotoğraflamanız gerekiyor. Tabi bu uzuv adamın parmağı ise 🙂
Touch ID hayatımıza girmesi ile geyik dünyamıza yeni bir malzemede girmiş oldu. Parmak izine akternatif kilit açma yöntemleri diye Google’da aratırsanız aşağıda verdiğim görsellerin haberlerine ulaşabilirsiniz. Burnunuzdan ayak parmağınıza kadar herşey denendi. Hatta kedisinin patisini bile tanımlayan geyik katilleri mevcut. iPhoneDo’nun iPhone 5 ön inceleme videosunun sonunda denediği unlock yönteminden hiç bahsetmek istemiyorum 😀 Ama saygı duyuyorum 🙂 gerçekten o uzuvunu kullandı mı, başarılı oldu mu inanın onuda bilmiyorum…
Binlerce TL’lik aldığımız cihazların eski serilerine hiç bakıyor muyuz? Adamlar bu süreç içinde kullandığımız telefonları her seferinde daha da inceltiyor ve ağırlıklarını düşürüyorlar. Peki bunu neden yapıyorlar? Tabi ki Çinli bir adamın çıkıpta “Phone Case” adı altında bir telefon kılıfı çıkartıp, belkide yıllardır bir mühendislik çalışması olan ince tasarımlı telefonu kalasa çevirmesi için. Q Okumaya devam et “Telefon Kılıfı Mı Yoksa Kutu Mu Alsam?”
Yaklaşık 3 ay önce Apple’ın akıllı saat(i watch) çıkaracağı dedikoduları sırasında bu saate kısaca bu yazımda değinmiştim. Casio’nun akıllı sayılabilecek olan bu saati Bluetooth 4.0 bağlantı birimini kullanıyor. Elimde Bluetooth 3.0 olan cihaz olmadığından deneyemedim ama açıklamalardan anladığım kadarıyla sadece Bluetooth 4.0 destekleyen akıllı telefonlarda çalışıyor. Bu durumda iOS telefonlarından sadece iPhone 5 ve 4S bu saati destekliyor. Bluetooth 4.0’ın eski sürümlerine göre enerji tüketiminin oldukça düşük olması bu saate 2 yıl pil ömrü biçiyor. Bu pil süresini şu anda piyasada bulunan birçok akıllı saatte görmenin imkansız olduğunu ve iPhone ile uyumsuz olduğunu düşünürsek bu yönden oldukça dikkat çekiyor.
Ürünün G-Shock saatlerinden de alışık olduğumuz gibi siyah haricinde mavi, beyaz, kahverengi gibi spor renkleri de mevcut. Ben ürünü canlı olarak göremediğimden herhangi sürpriz ile karşılaşmamak için standart olsun deyip parlak siyah renk olan 1DR modelini tercih ettim.
Casio G-Shock GB-6900’ın diğer modellerinden ebat olarak farklı yönü yok gibi. Biraz iricene bir kasası var. Bu durum da zaten Casio’nun G-SHOCK modellerinin şok emici özelliğinden ileri geliyor. Eğer iri tip saatlerden hoşlanmayan arkadaşlarımız varsa biraz daha ince hatlara sahip olan GB-5600 modellerini tercih edebilirler. Ancak bu modeller her ne kadar bayan saatine pek benzemesede bayanlar düşünülmüş olabilir. Sonuçta mevzu bahis dijital saat ve Casio ise o pahalı dizayn işçilik harikası görüntüyü aramamak ve işlevine bakmak lazım.
Saatin telefonunuzla olan bağlantısını yönetebilmek için kullandığınız telefonunuzun işletim sistemine ait olan uygulama dükkanından kendi G-SHOCK uygulamasını indirmeniz gerekiyor.
Saati telefon ile eşleme aşamasında, ana saat ekranındayken parmağınızı sağ üst düğmeye basılı tutuyorsunuz ve böylece Bluetooth aktif hale gelerek cihazlar tarafından bulunabilir hale geliyor. Ancak saati, cihazınızın uygulama mağazasından indireceğiniz G-SHOCK uygulaması ile aratıp eşlemeniz gerekiyor. İlk eşlemede saatin ekranında beliren şifreyi bir kereye mahsus telefondan girmeniz gerekiyor.
Eşleme son derece basit ancak;
“” Cihazdan aratma işlemi başladıktan sonra cihazı bulması uzun sürmese de bağlanma süreci uzun sürdü. Ayrıca telefonun kapsama alanından çıkıp tekrar yanına geldiğinizde tekrar bağlanması uzun sürüyor veya bağlanmıyor. Bu durumda cihazı kapatıp açtıktan sonra G-SHOCK uygulamasından aratarak tekrar bağlantı kurulması gerekebiliyor. “”
Uygulama kurulum ve bağlantı için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.
Kısaca bu saatin akıllı özelliklerine değinecek olursak;
– Gelen çağrı bildirimi
– Mail bildirimi
– Facebook ve Twitter bildirimi
– Telefon bulucu
– Bağlantı(2 cihaz arası) kayıp bildirimi
– Telefon ile senkronize yerel saat değişimi.
Telefonu iş yerinde kullanıyor vede sürekli gelen çağrı ve bildirim seslerinden dolayı benim gibi çevrenize rahatsızlık vermekten çekiniyorsanız bildirim özelliği gerçekten çok işinize yarayacak. Gelen çağrı, mail, Facebook ve Twitter bildirimleri hem titreşim hemde sesli olarak anında saatinize yansıyor. Bu konuda herhangi bir gecikme görmedim. Ancak SMS bildirimini maalesef iOS işletim sistemli cihazlarda göstermiyor. Bu durum Android işletim sistemi içinde geçerli mi bilmiyorum.
Yine gelen çağrı bildirimleri iOS platformu için saatinizin ekranında “incoming call” olarak gözüküyor. Ancak Android platformunu kullanan cihazlar ile eşleştrildiğinde arayan kişi bilgiside görünüyor. Görüldüğü üzere iOS’un biraz kapalı kutu bir işletim sistemi olması bu konuda da bizi üzdü.
<
Facebook Ve Twitter Bildirimleri maalesef iOS 5.1.1 ve öncesini desteklemiyor. Ama zaten hala bu versiyonda kalmak için hala direnen 4S kullanıcısı parmakla sayılır düzeydedir.
iOS cihazların desteklediği özellikler aşağıdaki tabloda verilmiştir;
Telefon bulucu özelliği çok iyi olmuş. Telefonunuz ev içinde veya arazide kaybolduysa saatinizin sağ alt kısmındaki düğmesine basılı tutarak telefonunuzda kendi atadığınız melodi veya mp3’ü çalmasını sağlayabilirsiniz. Telefonunuz titreşim modunda bile olsa, alarm mantığı ile sesli uyarı vermesi çok iyi olmuş. Çünkü telefonunuz titreşim modunda iken çaldırarak titreşim sesi ile yerini tesbit etmeniz biraz zor oluyor.
Telefonunuzu koyduğunuz yerden uzaklaştığınızda Bluetooth sinyal seviyesi düşmesine bağlı olarak saat size sesli ve titreşimli uyarı veriyor. Bu özellik saati ilk aldığım gün işime yaradı desem yeridir. Çalıştığım fabrikada masamdan kalkıp yemeğe giderken saatimin titrediğini hissettim. Bildirimdir diye düşünürken ekranda bir adam ve telefon simgesi gördüm ve o an kafamda şimşekler çaktı 🙂 ve geri çıkarak telefonumu yanıma aldım. Tabi budurum evin bir ucundan diğer ucuna giderkende geçerli. Bu nedenle yeri geldiğinde son derece elzem olabilir.
Bu saati aldığımda saat ayarı yapmadan ilk işim telefon ile eşlemek oldu. Telefonumdaki yerel saate göre GB-6900 kendi saatini otomatik olarak ayarladı. Bu demek oluyorki; çok seyahat eden bir kişiyseniz, nereye giderseniz gidin saatiniz telefonunuzdaki yerel saate göre kendini güncelleyecektir.
Saatinizi kolunuzdan çıkartıp bir kenara koyduğunuzda uzun süre hareketsiz kaldığından dolayı pil tasarruf moduna geçerek ve bluetooh bağlantısını otomatik olarak kesecektir. Tekrar saati hareket ettirmeniz halinde saatte yer alan ivme sensörü bunu algılayıp tekrar Bluetooth aktif hale geçecektir. Tabi ben saati kolumdan hiç çıkarmadığımı düşünürsek bu durum beni pek ilgilendirmiyor. Bazen bağlantıyı otomatik kestiğinde tekrar bağlanması uzun sürüyor. İsterseniz güç tasarrufu saat ayarlarınızdan kapatabilirsiniz
Casio G-Shock GB-6900’ın bazı özelliklerinin iOS platformunda tam anlamıyla çalışmayışı hayal kırıklığı olsada bu eklenmeyeceği anlamına gelmiyor. Zaten Facebook vede Twitter bildirim özelliği sonradan eklenmiş bir özellik. Gerçi Apple’ın akıllı saat üzerinde çalıştığı konusundaki ciddi söylentileri düşünürsek Apple bu tarz girişimlere pek sıcak bakmayacaktır.
Bu ürün uzun süredir satışta ancak Türkiye’deki stokları yok denecek kadar azdı. Belkide Casio, Apple’ın bu akıllı saat atılımından gaz almış olup bu ürünün satışlarını hızlandırmış olabilir.
Casio’nun sitesinde birkaç yerde rastladığım ”’lütfen iOS cihazınızdaki uygulamanın güncelliğini sürekli kontrol edin”’ ibaresi bana ileriki zamanlarda güncellemeler ile daha fazla işlev kazanabileceği konusunda ümit verdi.
Şimdilik akıllı telefonu olup saat ihtiyacı olanlara şiddetle tavsiye ettiğimi söyleyebilirim. Eğer saat ihtiyacınız yoksa şimdilik bekleyin derim. Bence ”Akıllı Saat” ünvanına tam anlamı ile ulaşabilmesi için biraz daha güncellenmesi gerekiyor. Heleki Android cihaz kullanıyorsanız daha başka akıllı saat alternatifleriniz var.
Ancak iri ekranlı, renkli, güzel bir arayüzü olan I’m Watch tarzı bir akıllı saatin bırakın 2 sene pil süresini 1 ayı bile bulamayacağını da göz önünde bulundurmak lazım.
Ürün piyasada 220-320 TL arasında değişiyor. Tabi bu yazdıklarım garantili fiyatları. Bu fiyat varyasyonu ise ithalatçı firma ve garantilerinden ileri gelen ben durum. Fiyat Casio’nun diğer G-SHOCK model fiyatlarına baktığımızda gayet uygun. Ayrıca tam Türkçe kullanım kılavuzuna da BURADAN ulaşabilirsiniz.!!!
Smart özelliği evet ama Cover özelliği biraz tartışılır bir ürün. Cover olarak görevini %50 gerçekleştiriyor olsada şu anda Smart özelliği ile favori kılıfım olmuş durumda. Ürün tamamen arka ve yan bölgeleri korumaya yönelik bir ürün.
Aslında iPhone 5’in inceliğini maskelememek için genelde 0.2 mm inceliğinde arka kapak şeklinde plastik koruyucu yada saydam kaplama(Zagg invisible shield vs.) kullanma taraftarıyım. Ancak bu ürün özellikle benim gibi sürekli masa başı çalışanlar için gayet cezbedici diyebilirim. Ayrıca farklı kullanım şekilleri sunması bu kılıfın kullanım sebebimin esasını oluşturuyor.
Öncelikle bu kılıfa Smart özelliğini sağlayan kapağı çıkarıp kenara koyduğumuzda arka kapak görüntü olarak kötü durmuyor. Ayrıca üretici firmanın renk olarak iPad Smart Cover renklerini tercih etmesi Apple ürünü görüntüsüne biraz daha yaklaştırmış. Tabi zamanında bu renkleri başka markalar kendi orijinal aksesuarlarına da kullandı. Kimse yabancılık çekmeyecektir :)))
Kılıf iki parçadan oluşuyor. Bunlardan biri arka kapak. Bu kapak içerisinde ince bir metal bir levha var ve bu sayede diğer mıknatıslı kapak buraya tutunuyor. Diğer parça bu arka kapağın üzerine tam oturacak şekilde katlana bilen bir başka bir kapak. Bu kapak iPad Smart Cover ile aynı çalışma prensibine sahip ancak bu arka kapaktan tamamen bağımsız. Fotoğraflardan da gördüğünüz üzere üç gen haline getirmek için bu iki yan yüzey birbirine yaklaştırmanız ile birbirine mıknatıs etkisi ile yapışması bir oluyor. Bu mıknatıslar son derece kuvvetli vede bu kuvveti sayesinde ilerde değineceğim üzere farklı kullanım alanları da sağlıyor. Tabi biraz da size kalan bir durum 😉 Biraz kafa yorup buna ilave aksesuarlar ile farklı alanlarda farklı şekilde kullanmanız mümkün.
Mesela ben bizim iş yerimde bu arkasındaki ayrılabilir olan kapak genişliğinde 2-3 tane demir plaka kestirdim. Bunların arkasına iki tarafı yapışkan bant yapıştırdıktan sonra arabama, çalışma masama ve başka birçok yere yapıştırılabilecek şekle getirdim. Evet bu kapak ile bu cihaz, metal olan her yüzeye sımsıkı mıknatısları sayesinde yapışıyor.
Arabanızın ön konsol görüntüsünün biraz bozulmasından rahatsız olmazsanız bunlardan birini oraya yapıştırdıktan sonra araç telefon tuttacağı olarak kullanabilirsiniz. Tabi bunun için araç ön konsolunuzun yapısıda müsait bir yüzeye sahip olmalı. Benim gibi Hyundai Accent gibi ön kosolu tamamen yuvarlak hatlı bir araba kullanıyorsanız bu işlem için biraz zorlanabilirsiniz. Tabi bunu yapmadan önce telefonunuzu tutturacağınız bölgenin çok güneş görmeyecek yer olmasına dikkat edin. Yoksa hem telefonunuz zarar görecektir hemde güneş altında yapışkan bant zamanla yapışkan özelliğini kaybedecektir.
Smart Cover ile iPad’lerin mutfak buzdolabına nekadar sıkısıkıya yapıştığını herkes bilir. Aynı durum bu kılıf içinde geçerli. Kuvvetli mıknnatısları ile Buzdolabına yaklaştırdığınız anda yapışıyor ve gayet sağlam hissini veriyor. Özellikle bayanların bu durum son derece ilgisini çekecektir. Tabi iOS AppStore’da yer alan mutfak hakkında faydalı bilgiler, yemek tarifi uygulamalarını düşünürsek özellikle bayanların mutfakta iOS cihazları büyük yardımcıları. Ablalırımız istediği bilgiyi ekran getirdikten sonra cihazlarını buzdolabına sabitleyip eller serbest moduna geçebilirler.
Aslında bu kılıfı kullanmaya başlayalı baya oluyor. Bu yazıyıda bekletmemdeki sebep, ilerleyen vakitlerde olumsuz yönlerini görüp göremeyeceğimdi. Bu süreçte dikkatimi çeken olumsuz yönlerinde biri arka katlanan kapağın kamera deliğinin alduğu kısımda mıknatısın olmayışı ve bu nedenle cepe koyduğunuzda dışa doğru katlanması ve kötü bir görüntü vermesi. Ancak bu arka kapak çok esnek vede sağlam bir yapıda olduğu için katlandığı yönün tersine elinizle katlayarak tekrar düzgün bir şekil vermeniz çok kolay.
Diğer bir kusur ise zamanla arka kısmın kirlenerek kararması. Smart Cover’lardan da hatırlayacağınız üzere kullanıma bağlı olarak yüzeyde kararmalar oluyor. Ancak bu durum Smart Cover’larda hafif silmeler ile temizlemek mümkündü. Bunda ise yüzeyinin hafif desenli olmasınında etkili olduğunu düşünerek biraz temizlemesi zahmetli. Hatta kenar kısımlarda meydana gelen kararmaları bir türlü gideremedim. Açıkcası kapağa zarar veriri korkusu ile deterjan vs. tarzda kimyasal içerikli hiçbirşey kullanmadığımı da belirtmek isterim. Aşağıdaki fotoğrafta göreceğiniz üzere normal kapak ve Smart kapağı arasındaki renk farkından görebilirsiniz. İlk aldığımda bunların renk tonları neredeyse aynıydı.
Ekleyeceğim diğer nokta ise bu arka katlanan kapağın 3 bölmeden oluştuğu. Bu üç bölmeden sağ sol kısım mıknatıs özelliği var ancak orta kısımın yok. Yani herhangi bir yüzeye sağlam tutunması için iPhone cihazınız ile aynı genişlikte metal bir yüzey olması gerekli. Aksi halde cihazınızın metal yüzeye tutturmanız ile yere yapışması bir olur 🙂 Dikkat…!!!
Ayrıca MacBook Air ile yaşadığım çok ilginç bir deneyimi de anlatayım. Mıknatıslı katlanabilir kapağı bir an çkartıp kullandığım MacBook’un şarj girişine yakın bir kısma koydum ve MacBook’un ekranı bir anda karardı. Uzaklaştırdığımda ekran yine geldi. MacBook’ların şarj girişleri mıknatıslı ve bu sayede kablonun ucunu yaklaştırdığınızda o yuvaya kendiliğinden oturuyor. Bunun sebebinin girişin bir işlevinden dolayı mı yoksa ters giden birşeyler olduğu için mi yaptığını anlayamadım. Eğer MacBook hakkında teknik bilgisi iyi olan biri bu konuda yorum yaparsa sevinirim.
Ayrıca daha önce piyasaya düşen bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Bu fotoğraf piyasaya düştüğünde acaba Apple’ın iPhone için geliştirdiği Smart Cover mı dedikodusu ile lanse edildi. Ancak tabi dedikodudan öteye gidemedi.
Şimdilik amatör incelemem bu kadar. Bu ufak yüzeysel incelemeyi açıkcası severek beğenerek aldığım bir kılıf olduğu için yazdım. iPhone’u için bu tarz Smart özellikli bir kılıf arayan varsa vede yardımcı olabildiysem ne mutlu bana. Bu arada ürünün fiyatı 29 TL.
Piyasada buna benzer ürünler görmek mümkün. Özellikle akıllı tv’lerde yer alan hareket algılayıcıdan 200 kat daha hassas olan bir algılama prensibi düşünün. Nekadar hızlı olursa olsun elinizin her hareketini algılıyor. Evet bu ürünün adı Leap Motion.
Aylar önce bu ürün daha üretime geçmeden geliştirme aşamasındayken ön siparişini verdim ancak henüz elime ulaşmadı. Ama Türkiye’den de tanıdığım bazı program geliştiricilere gönderildi bile pehhh. Bizlere inşallah Mayıs ayı gibi yollayacaklar. Ancak geliştiricilere dağıtılması ortalığı karıştırmaya yetti bile. Herkes biraz da yaratıcılığını kullanarak değişik program ve amaçlarla kullanmaya başladı. Tabi bu arkadaşları gördükçe uyuz oluyor vede neden bende geliştirici olmadım diye kendi kendime kızıyorum. Neyse geç olsun güç olmasın.
Bu ürüne gerçekten ihtiyacım var diyebilirim. Dokunmatik ekran olmayan MacBook vede Windows 8’li 2 adet bilgisayarım var. iPad’e okadar çok alışmışım ki bazen parmaklarım bilgisayarlarımın ekranına gidiyor ve ben ne yapıyorum diye dokunmadan elimi geri çekiyorum. Bunu kafe gibi kalabalık ortamda yapınca duyduğunuz utancı anlatamam. Yani henüz dokunmatik ekran olmayan cihazlarınız için mükemmel bir çözüm diyebilirim. Tabi bunun ne kadar kullanışlı vede kolaylık sağladığına bizzat kullanınca karar vereceğiz.
Bu cihazı kullanan geliştirici bir abim olan Vehbi Emiroğlu dediğine de hak veriyorum;
Elinizi hiçbir yere temas ettirmeden sürekli havada serbest bir şekilde hareket ettirmek dokunmatik ekran kullanmaktan daha yorucu gibi gözüküyor”
Hal böyle olunca Leap Motion kullanımı biraz kısıtlanıyor. Gerçi zaten win8 de olsa şu anda işletim sistemleri her işi bu araç ile yapmamıza imkan vermiyor. Yani arada sırada, mesela Metro arayüzüne geçtiğimizde, resim galerisi vs. gibi alanlarda kullanımı daha mantıklı olacaktır.
Bu cihaz bazı profesyonel inceleme videolarında çok akıcı bir kullanım sağlıyor gibi gözüksede amatör olarak geliştiricilerin çektiği inceleme videolarına göz attığımda maalesef bazı takılmalar vede aksamalar görmek mümkün.
Leap Motion’un gerçekten algılama hızı mükemmel. Çok hızılı hareket ile bir imza atmak mümkün. Elinizi sağ sola tüm gücünüzle hızlı olarak hareket ettirdiğinizde her hareketini algılıyor. Ama bu iki parmak yok mu işte onları cihaza net bir şekilde göstermeniz gerekiyor. Pinch(çimdik) hereketi, yakınlaştırma uzaklaştırma vs. bu hareketler için parmaklarınız cihazın algılayabileceği şekilde ayrık olması gerekiyor muş. Tabi bu tarz durumlar varsa dahi yazılımsal olarak iyileştirilebilir.
Hala L. Motion’un Beta sürecinde olduğunu düşünürsek bence mükemmel bir çalışma performansı gösteriyor.
Şimdiden birçok insan Windows 8 arayüzünü kullanmanın keyfini Leap ile çıkarmaya başladı. Malum Windows arayüzünü artık dokunmatik ekran vede tabletlere yatkın bir hale getirdi. Ama her nekadar durum bu şekilde olsada maalesef herkes eski nesil dokunmatik özelliği olmayan bilgisayarlarında kullanmaya başladılar. Hatta dokunmatik ekranlı PC’ler henüz piyasayı tam ele geçirmiş sayılmaz. Heleki bir sürü eski nesil Laptoplar stoklarda beklerken. Leap Motion sanki Windows 8 için üretilmiş bir apartmış gibi geliyor bana. Yani kapak yuvarlandı tenceresini buldu gibi birşey. Cukk oturdu yani ne diyebilirim…
Leap Motion geliştiriciler haricindeki kullanıcıları 13 Mayıs’tan sonra gönderilmeye başlanacak. Şimdi sizde ön sipariş verebilirsiniz ve hatta ücretini hemen kesmiyorlar. Sizden sadece banka kredikart numarasını alıyorlar. Zaten gönderikleri e-postada yazdığı üzere para gönderim yapıldıktan sonra tahsis edilecek. Şu anki fiyatı 80 USD kadar. Ben sipariş vereli baya uzun zaman oldu ama ben sipaiş verdiğimde fiyat daha düşüktü diye hatırlıyorum, belkide yanlış hatırlıyorumdur. Türkiye’de böyle bir cihaz yurt dışı fiyatının 2 katını geçer diye tahmin ediyorum. Bu tarz ürünler insanlarda aşırı derecede merak duygusu uyandırdığından gözünü karartıp istenilen ücreti verecek çok insan olacaktır ama yaygınlaştıkça çok olmasada değerini bulacaktır.
Leap Motion küçük ve taşınabilir bir yapıya sahip. Az daha küçük olsaymış anahtarlık niyetine kullanılabilirmiş diyebilirim. Tabi bu iş burada kalmayacaktır bu cihaz daha geliştirilip daha küçük bir hale getirilebilir. hatta bu teknolojiyi satın aldığınız cihazlarda donanım olarakta rastlamak mümkün olabilir. Ekran görüntüsünde de gördüğünüz üzere sanki içerisinde 2 adet sensör bulunuyor. Bunu görünce aklıma 3 boyut kameraları geldi. Belkide 3 boyut kameraları ile paralel bir teknolojidir ama benim bilgi seviyem bunun için yetersiz ve bu konuda yorum yapamam, bu iş esas üstadlarının işi.
Mayıs ayını ip ile çekiyorum ve sizi aşağıda rastladığım geliştirici kiti kutu açılımı videosu dahil bazı ilginç videolar ile yalnız bırakıyorum….
Aslında niyetim önce, Jenifer Lopez’in Best Of tarzı albümünün tavsiye amaçlı ufak bir incelemesini yazmaktı. Sonra bu parçanın “iTunes LP” diye bir listede yer aldığını görünce tabi önce bundan bahsetmek gerektiğini düşündüm. Hemen ardından da ufak bir biyografi tadında bir albüm paylaşacağım.
iTunes LP Nedir ?
Steve Jobs’ın en sevdiğim diye nitelendirdiği bir özellik miş. Eskiden satın alınan plaklarda bir sürü görsel objeler çıkarmış. Dinlemek kadar bunları alan insanlara bu görsel ilavelerde heyacan verirmiş. Artık bunların hiçbiri kalmadı tabi. iTunes LP platformunda albümün yanında bize böyle görsel ilaveler sunacakmış.
Yani iTunes LP bize ; özel röportajlar, videolar, fotoğraflar, parçaların notaları, canlı performans videoları vb. gibi genelde görsel nitelikli ekstralar sunacak.
iTunes Extra Nedir ?
Aynı şekilde “iTunes Extra” dan seçtiğiniz bir filmi satın aldığınızda adı üstünde size extralar sunuyor. Tabi müzik arşivcilerinin LP ilgisini çektiği kadar film arşivcilerinin bu özellik dikkatini çekecektir.
Yani iTunes Extra bize; oyuncular ile röportajlar, özel klipler, kamera arkası görüntüleri, fotoğraf galerisi vb. ekstralar sunuyor.
Eğer incelediğiniz film yada albümün LP veya Extra içeriği mevcutsa sağ üst köşede aşağıdaki gibi ikonlar yer alacaktır. Ancak bu ikonlar sanırım PC ortamında girdiğinizde gözüküyor.
Şunu belirteyim ki, iTunes LP veya iTunes Ekstralar yalnızca yetkili bir bilgisayarda iTunes içinde görüntülenebiliyormuş. Ben şu anda PC yanımda olmadığı için iTunes LP üzerinden satın aldığım JLo’nun albümünün diğer başka içeriklerini iPhone’um ile tam anlamıyla görüntüleyemiyorum. Yani şu anda sadece 16 tane Mp3 ve 3 tane videoklip görebiliyorum. Eğer içerikte afiş, fotoğraf veya röportaj varsa iPhone’umdan göremiyorum. MacBook’umun başına geçtiğimde yazımın bu kısmını güncelleyeceğim. PC ortamında iTunes LP’nin görüntüsü de aşağıdaki gibi;
iTunes LP ve iTunes Ekstralar ayrıca iOS 3.0 üzeri olmak üzere tüm nesil Apple TV’lerde görüntülenebiliyormuş. Artı olarak eğer film satın almak yerine kiralamayı seçerseniz maalesef iTunes Extra’dan faydalanamayacaksınız.
Şimdi Gelelim Tavsiye Olarak iTunes LP’de yer alan Jeniffer Lopez’in albümüne.
Albüm, JLo’nun 16 tane en çok dinlenen parçaları ve 3 tane de videoklip içeriyor. Listesini aşağıya yazdım. Albüm içeriğinde ekstra ropörtaj, galeri vs varsa da yukarıda bahsettiğim gibi bunu PC başına geçmeden maalesef anlatamayacağım. (Güncelleme Yapılacak)
Albümün Her parçası 8MB’ın üzerinde yer kaplıyor. Ses kalitesini artık siz düşünün. Klipleride 40-80 MB arasında değişiyor. Bu içerik ile birlikte fiyatı 9 TL.
Şimdi ben 5 TL’ye 300 şarkı satın alabiliyorum diyeceklerin sesini şimdiden duyuyorum. Evet sonuna kadar haklısınız. Ancak tam anlamı ile Apple kullanıcısı iseniz ve MacBook, AppleTV, iPhone, iPad, iPod vs. bu ürünlerin en az 3 tanesinin kullanıcısı iseniz bu tür fırsatlar değerlendirilmeli. Çünkü bu albümü bilgisayar dan satın aldıysanız nereye giderseniz gidin artık o albüme ulaşmanız çok kolay. Tek dokunuşla istediğiniz Apple cihazınızdan dinleyebilir, izleye bilirsiniz. Tabiki bunları 256 kbps yüksek ses kalitesinde dinleyeceksiniz. Diğer artısı ise satın aldığınız bu albümler veya parçalar eğer iTunes Match hesabınız varsa burada 25000 mp3 yükleme kotasından sayılmayacak.